Visits: 18
(أنس بن مالك. )
(Ebul Hamza Enes b.Malik b.Nadr el Ensâri)
(Ö.93/711-12)
Hz.Peygamber’e (sav.) hizmetiyle tanınan ve en çok hadis rivayet eden sahâbelerden biridir.
Bir Annenin oğlunu Peygamber Efendimiz’in (sav.) hizmetine vermesi kadar şeref duyduğu başka bir an gelebilir mi?
Aşkı tarif etmenin en güzel hâli nedir diye sorarsanız, bizzâtıhî sahâbe efendilerimizin yaşadığı o aşk dolu hayatlardır demek isterim. Belki de zamanın en çok acılarını çeken, imânı için canlarından, mallarından tereddütsüzce vazgeçen insanlığın örnekleri ve bizlere birer formül olan yüce insanlardır sahabeler. Yaşamımız boyunca böyle güzide insanları örnek alarak, hayatımıza şekil verebiliriz. Kendimi şu yönde sürekli sınamak isterim.
Rabbim bana bu hayatı bahşettiğine ve benim için bu dünya içerisinde onca örnek verdiğine göre ben neden hâlâ bu güzide insanların örnek teşkil eden hayatlarından tam anlamıyla faydalanamayayım ki ? Onlar çok zor zamanlarında bile Allah aşkını, peygamber aşkını, ibadet aşkını terk etmediklerine göre, ben neden hep zafiyete yenik düşüyorum?
Size en güzel örneklerden birini arz etmek isterim. ENES BİN MÂLİK. Anne müslüman ama baba islamla şereflenmemiş. Enes’in hayatı küçük yaşlarda belki biraz karmaşık olsa da Rabbimizin ” Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım” dediği O Hazreti Muhammed Mustafa(sav.) efendimizin yanında başlamıştır. O’nun terbisiyle yetişmiş bir sahâbe ve Enes’e gözü gibi bakmış bir peygamber.
Hicretten on yıl önce doğmuştur. (612) Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) on yıl hizmet ettiği için “Hadimü’n-Nebi” lâkabıyla anılmış olan bir Peygamber hizmetkârı.
Enes, çok zeki bir çocuktur. Gördüğünü, duyduğunu unutmayan bir akla sahiptir. On yaşlarında okur yazarlığa başlamış sahâbenin efsane bir akıl çevikliği vardır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) vefatına kadar on yıl hizmetinde bulunmuştur. İşte Enes’in en coşkulu ve en şerefli hayat mücadelesi Peygamberimiz’in (s.a.v.) yanında, onun terbiyesi altında başlamıştır. Peygamberimiz’in (s.a.v.) her hâliyle hemhal olmuş bir çocuk.
İçerisinde iman sıfatıyla gezen örnek bir şahsiyet. Şu zamanda onların imanını anlayabilecek bir kalp taşıyan insan sayısının oldukça az olduğunu düşünüyorum. Bizler, hayatımıza şekil verebilmek için onları örnek alabilir, onlarda hem dünyamızı hem ahiretimizi aydınlatacak örnekler bulabiliriz. Eğer bu sizin için mümkünse sahâbe efendilerimizin hayatları bizler için bulunmaz bir nimettir.
Enes bin Mâlik en çok hadis rivayet eden sahabiler arasında yer almaktadır. Peygamber Efendimiz’den (s.a.v.) öğrendiği ve duyduğu bütün hadisleri hem aklen hem kalben rivayet etmiştir. Övünmeyi, gururlanmayı asla ve asla tasvip etmezdi. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) terbiyesiyle yetişmis bir sahabiden de başka bir şey beklenmezdi zaten. Peygamberimiz’in (s.a.v.) vefatından sonra çoğu sahâbeler, Enes’i namaz kılarken gördüklerinde arkadan herkes Rasulullah’a (s.a.v.) benzetir ve insanların kalplerine başka bir sevinç ve heyecan verirdi.
Enes bin Mâlik, hadis rivayeti sırasında çok titiz davranır, hata yapmaktan korkardı. Çok hadis bildiğini aslında açıklamaktan çekinir, “çok bilen yanılır” ifadesini kullanırdı.
Şöyle bir düşünürsek, bizler yalan yanlış bildiklerimizi ifade etmekten çekinmiyoruz. Bence, doğru bildiklerimiz bile içimizde bir korku oluşturmalı.
Yaşamlarımız bir pamuk ipliğine bağlı. Dilimizin söylediğini kalbimiz tasdik etmedikten ve söylediklerimizin doğruluğuna delillerle kanıt bulamadıktan sonra konuşmanın pek bir yarar sağlayacağını düşünemeyiz belki de.
Hem dünyamızı hem ahiretimizi güzelleştirmenin yolu Rasulullah’ın (s.a.v.) duasına muhatap olmaktan geçer. Enes bin Malik, bu konuda bizlere en mükemmel örneklerden biridir. Peygamberimizin (s.a.v.) ümmeti için neler istediğini idrak edebilseydik belki bu düzende kalbimize farklı bir iman işler ve nefsimizi, işimizi, her hâlimizi Rabbimizin istediği bir şekilde bulurduk.
Enes bin Malik’in aşkı başka bir aşk, hayatı başka bir hayat. Çünkü o Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hizmetkârı. Her kula nasip olmayan bir paye.
Ey gönül ! Aklın başındayken yolunu kaybetme.
Nereyi mesken edinmek istiyorsun ?
Nereye gidersen git, girdiğin gönlü terk etme.
Kıyıya vurmuş balık misali o denizin gamını ne zamana kadar çekeceksin ? Düşün, sana yâr olacak olanı düşün. Enes’i düşün.
Değerli okurlarım, konuyu yukarıda zikrettiğimiz sahâbe ölçeğinde izah edecek olursak şöyle diyebiliriz. Ahir zamanda izler birbirine karışmış durumda. Ey iman edenler der, Allah Kur’an’ı Kerim’de. Acaba imanı çok mu hafife alıyoruz ? Kolay sahip olup onun kıymetini mi bilmiyoruz ? Ey iman edenler der, Allah Kur’an’da. Acaba neye iman ediyoruz ? “Geçmiş ümmetlerin başına gelenleri, zorlukları yaşamadan cennete gireceğinizi mi sandınız ?” ilahi uyarısı bizim için geçerli değil mi ? Evet birileri Tevbe süresi 111. ayetteki gibi mallarını, canlarını, evlatlarını cennet karşılığında feda ederken birileri de dünyanın bütün hile ve düzenine karşı imanını, insanlığını ve vicdanını feda ediyor.
Allah hakiki iman ile şereflenenlerden olabilmeyi cümlemize nasip eylesin. (Amin).
ŞABAN YILDIZ