Fatih Abbasoğlu İnceleme

Bugün Allah İçin Ne Yaptın ?

Visits: 6

Sözler, hiç şüphesiz insan ve toplum idâmesi için önemli rehberlerdir. Geceyi aydınlatan güneş gibi. Tabii o güneşi görmek isteyene. Zira gözü kapalı olanın karanlıktan şikayet etme hakkı yoktur. Sözler de hayatta tatbikiyle öz bulur. İlahî kelam sözlerin en mukaddesi, kelam-ı kibâr ise o sözlerin şerhi niteliğindedir.

Hadi bu sayıda, başlıktaki sözü şerhetmeye çalışalım. Hz. Ömer’e isnat edilen ve soru niteliği taşıyan bu güzide söze hayatımızdaki gerçekliklerle cevap verelim.

“Bugün Allah için ne yaptık? ”

Namaz kıldık, oruç tuttuk, tesbih çektik… Sizce bu cevap tatmin edici mi? Bence hayır. Zira sorunun muhatabı olan Müslümanların kendisine ve amme hizmetine sunulan sorumlulukları farklıdır. Kendisi için yapılan ameller (söylem ve eylemler bütünü) kendisi içindir. Ahiret inancına sahip herkes, vecibelerini yerine getirip cennete girmek için yapar. Dolayısıyla bu ameller yalnız kendisi içindir. Mahlukat hizmetindeki ameller ise yalnızca kendisi değil, muhatap aldığı her canlı içindir ki bu da hem kendisini hem de muhatabını razı eder. Neticesi de (niyetine göre) Allah rızası olur. Kimse ameliyle (kişisel ibadetler) cennete giremez sözünü doğrular.

Bu yüzden Hz. Ömer bu soruyu sorarken kişinin namazını orucunu vb. bireysel vecibelerini sormamıştır. Kaç kişiye gülümsedin? Kaç kişinin gönlünü yaptın? Kaç yetim sevindirdin? kaç yaşlıya, mağdura, düşküne, yolda kalmışa yardım ettin? Sağır ve dilsiz mahlukatı gözettin mi? Sokaklarda aç kalmış hayvanlara bir kap yemek, bir kap su verdin mi?

Sokak hayvanları mı? Evet. Zira Hâlık’ın (yaratıcı) nazarı ile mahlûkata (yaratılmışlar) bakmak. Saadet asrından bir çok güzel örnekler vardır:

Kalabalık bir orduyla Mekke fethine gidilirken, yolda yavrularını emziren bir köpek gördüler. Peygamber Efendimiz (sav) hemen bir arkadaşını çağırıp o köpeğin başına nöbetçi olarak dikti. Bu sebeple anne köpek, kalabalıktan korkup yavrusunu terk etmesin.

Yine Peygamber Efendimiz (sav) ashabıyla yürürken bir köpek leşine rastladılar. Bütün sahabeler leş kokusundan rahatsız olup burnunu kapatırken Peygamber Efendimiz, (sav) “Ne güzel dişleri var!” şeklinde karşılık verdiler. Bir leşte bile güzelliği gören bir Peygamber’in ümmetine de güzel görmek yaraşır.

Yine evine kedi hapseden bir kadın vardı. Kediyi ne besliyor ne de beslenmesi için dışarı çıkmasına izin veriyordu. Peygamber Efendimiz “Ben o kadının ateşe atıldığını gördüm” buyurdular.

Kış mevsiminin ayazını iliklerimize kadar hissediyoruz. Evimizde sıcak odamızda ısınırken dışardaki canları gözetmek de Allah rızası için bir eylemdir. İmkanlar nispetinde elbette. Ama cennet bu kadar kolayken zaten sağır, dilsiz ve savunmasız olan hayvanlara eziyet ederek cehenneme davetiye çıkarmak akıl işi değildir.

Gelelim toplumsal hayata. Bugün namaz kıldıktan sonra eve ya da işe giderken toplu taşımada veya caddede, sokakta. Kaç gönül yaptık, kaçını yıktık? Başı açık diye kaç kadını ötekileştirdik, kapalı diye kaçını tahkir ettik? Kaçını inanmadığı için tartakladık, çeşitli yaftalamalarla kaç kişinin ahını aldık? Geçen yıllarda Belgrad’daydım. Osmanlı döneminden kalan bir cami vardı görmek, ziyaret etmek istedim. Sırp halkının İslam’a olan kindar tutumu malum. Kimse yardımcı olmadı, yol göstermedi. İngilizce sorduğum için de çoğu anlamadı ya da anlamak istemedi. Bir süre aranırken başında kasket elinde 99’luk tespih ve uzun sakallı, spor kıyafetli birini gördüm. Tespihinden dolayı Müslümandır diye düşündüm. Camiyi sordum tarif etmekle kalmadı yakınına kadar getirdi. Yolda sohbet ederken Mesîhî (Hristiyan) ve Amerikalı olduğunu öğrendim. Camiye yakın bir yerden ayrılırken tebessümle Please pray for me ( Lütfen benim için dua et. ) dedi ve ayrıldık. O adam kendi inancının gereğini yaptı. Bu vb. tutum ve davranışlar aslında bizimdir ve bize Peygamber mirasıdır.

Tüm bu eylemlerle birlikte bizi biz yapan değerlerimizden ödün verirsek işte o zaman Allah için bir şey yapmamış olur kendimizi kandırmış oluruz.

Son söz de Bizim Yunus’tan olsun:

Yunus Emre der hoca

Gerekse var bin hacca

Hepisinden iyice

Bir gönüle girmektir.

FATİH ABBASOĞLU

Fehva-ı Cedid