Halid Altundağ İnceleme

Mona Roza Şiir Tahlili Denemesi

Visits: 52

Anadolu’nun şairi mümbit topraklarında 1933’te dünyaya adım attı Büyük Usta. Mülkiyeden mezun olduktan sonra bir süre memuriyette bulundu. Resmî işler hislerini anlatmasına engel olunca gazetecilik ve yayıncılığa girişti. Hatta İslâmi düşünceyi temsil için ” Diriliş” isminde bir parti dahi kurdu ama dinin siyasetle temsilinin mümkün olmadığını söyleyip parti işinden vazgeçti. Sonrasında kabuğuna çekilip “Diriliş” dergisiyle mistik görüşlerini paylaştı. Kendisi Necip Fazıl Kısakürek’ten çok etkilemiştir ve yıllarca onunla dost kalmıştır.

Edebi hayatı başlangıçta İkinci Yeni’yle olmuştur. Yeni buluş ve araştırmalarına değişik imgeler de ekleyerek kendine özgü bir tarz oluşturmuştur. Şiirleri büyük bir bilgi birikimi ile ortaya çıkmış ve kendisinin egodan uzak kişiliği sayesinde sanat camiasında her zaman ayrı bir yerde tutulmuştur. Dostlukları hiçbir zaman bozulmayan Cemal Süreya kendisini ‘‘Bulgucu adam, belki de ülkedeki tek bulgucu.’’ ve “Kırık bir Verlaine” olarak nitelendirmiştir.

Şiirlerinin temelinde aşkın ve hüznün mistik bir anlayışla yorulduğu “Diriliş” düşüncesi yatmaktadır. Gerçeküstücülükle İslâmi düşünceyi kaynaştırıp çarpıcı benzetme ve imgelerle daha önce kimsenin ulaşamadığı bir yere erişmiştir. Bu imgeler ışığında “Mona Roza” şiirinin bende uyandırdığı efsunkâr havayı size aktarmaya çalışacağım. Bu tahlil sanatçının şiiri yazarken seçtiği sözcüklerden yola çıkarak dizelerin ruhuna ulaşma çabasıdır.

Bir kadına âşık olursun ondan bir karlılık bulamazsın başkasıyla evlendiğini duyarsın ve bir daha bir kadınının gölgesine bile ayak basmazsın…

Mona: Dilek, ulaşılmaz arzu, tek, bir, biricik eş…

Roza: Gül, pembe renkli çok değerli elmas, beklenen gün doğumu…

Bir aşkın ruh aynasında karşı izdüşümünü bulamamanın verdiği ızdırapla şair, arzuladığı erişmek istediği mecazi aşkı mona roza imgelemiyle okura hissettirmeye çalışmıştır. Bu sözcüklerle aşk deryasına yelken açmış soyuttan somuta doğru aşkını dizelerde şöyle dile getirmiştir:

Ey sevgilim, biricik gülüm, arzuladığım en değerlim, ruhuma doğacak gün/eşim… Bana bir kerecik de olsa en azından baksan eğer bakmazsan bu adam “senin yüzünden kana batacak. ” Bir kere görsem seni biliyorum “Bir bakışın ölmem için yetecek. ” ama “Bende bir hal var. ” “seni görmemeliyim” çünkü bana meylin yok. Eğer olsaydı en azından gönül nikahımız için ” Bir nişan yüzüğü yetecekti. “

Evet, aşkına karşılık bulamayan şair, sevdiği kadının gururuna mağlup olmuş ve reddedilmiştir. Bunu ” Her vahşi çiçekte gurur vardır. ” dizeleriyle aktarırken kendi düştüğü durumu da ” Senin bu halin ışıksız ruhumu sallar da durur. ” sözleriyle kaleme getirmiştir.

Yıllar çok çabuk geçmiş artık fakülte bitmek üzeredir. Şâirin âşık olduğu kadınla yolları ayrılacaktır. “Zaman ne de çabuk geçiyor Mona. ” Bahçene konan incir kuşları var ya işte onlardan biri benim. Senden ayrılmak benim için zaten ölüm olacak keşke “Ah, o incir kuşları yerine beni vursalar! ” sözleriyle ölümü arzulamıştır.

Bir kere de olsa sevdiği kadından iltifat göremeyen şair ona son defa kendisini dinlemesini aşkının büyüklüğünü görmesini onu çok farklı bir tutkuyla sevdiğini “Ne olur be Muhacir kızı, henüz benden türküler dinlemedin; benim aşkım öyle sıradan değil her saza uymaz, kabul et sana olan aşkımı… ” dese de aşkına karşılık bulamamıştır.

Ve benim için şiirin en vurucu beşliğini

“Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Meyvalar sabırla olgunlaşırmış

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak” işte ölmekte olan aşığın intizarıyla son kez dile getirmiştir. Âşık artık yemeden içmeden kesilmiş bir kanlı kuş tüyü gibi kalmış sevdiğine son bir umutla “En azından bir gülümsesen bu tüy gibi kalan adam senin için can verir. ” kalan ömrünü de sana verir. Al ömrümü koy senin yaşayacağın ömrünün “gecelerine ve günlerine” diyerek sevdiği kadına yalvarır.

Şairin bütün beklentileri boşa çıkmış, aşkına karşılık bulamamıştır. Fakülte bitmek üzeredir ve mezuniyet töreninde bu şiiri bütün arkadaşlarının tezahüratları eşliğinde baloda son defa okur. Şair, büyük bir aşkla sevdiği Muazzez Hanım’dan sonra bu aşka sâdık kalarak ömrünün sonuna kadar hiç evlenmemiştir.

Bu şiirin Muazzez Akkaya Hanım’a akrostişle yazıldığını kimse anlamamış bunu Sezai Karakoç Üstat bir röportajda kendisi dile getirmiştir.

Ruhu şad mekanı cennet olsun…

HALİD ALTUNDAĞ

Mona Roza, siyah güller, ak güller

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Ah, senin yüzünden kana batacak

Mona Roza siyah güller, ak güller

 

Ulur aya karşı kirli çakallar

Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa

Mona Roza, bugün bende bir hal var

Yağmur iğri iğri düşer toprağa

Ulur aya karşı kirli çakallar

 

Açma pencereni perdeleri çek

Mona Roza seni görmemeliyim

Bir bakışın ölmem için yetecek

Anla Mona Roza, ben bir deliyim

Açma pencereni perdeleri çek…

 

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi

Bende çıkar güneş aydınlığa

Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi

Seni hatırlatıyor her zaman bana

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

 

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar

Işıksız ruhumu sallar da durur

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

 

Ellerin ellerin ve parmakların

Bir nar çiçeğini eziyor gibi

Ellerinden belli oluyor bir kadın

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin ellerin ve parmakların

 

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Saat onikidir söndü lambalar

Uyu da turnalar girsin rüyana

Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

 

Akşamları gelir incir kuşları

Konar bahçenin incirlerine

Kiminin rengi ak, kimisi sarı

Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine

Akşamları gelir incir kuşları

 

Ki ben Mona Roza bulurum seni

İncir kuşlarının bakışlarında

Hayatla doldurur bu boş yelkeni

O masum bakışlar su kenarında

Ki ben Mona Roza bulurum seni

 

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Henüz dinlemedin benden türküler

Benim aşkım sığmaz öyle her saza

En güzel şarkıyı bir kurşun söyler

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

 

Artık inan bana muhacir kızı

Dinle ve kabul et itirafımı

Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı

Alev alev sardı her tarafımı

Artık inan bana muhacir kızı

 

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Meyvalar sabırla olgunlaşırmış

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

 

Altın bilezikler o kokulu ten

Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne

Bir tüy ki can verir bir gülümsesen

Bir tüy ki kapalı gece ve güne

Altın bilezikler o kokulu ten

 

Mona Roza siyah güller, ak güller

Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!

Mona Roza siyah güller, ak güller

 

SEZAİ KARAKOÇ

Fehva-ı Cedid