Visits: 13
Anneannem tek katlı arkasında küçücük bir bahçesi bulunan bir evde oturuyordu. Evin yan tarafında kurulluk (üzeri kiremitle kapalı, yanları açık, altında odun kömür ve fazla eşyaların konduğu yer) bulunuyordu.
Arka bahçenin bir köşesine iki oda yapıp dayımı evlenince oraya almış. Dayımın iki çocuğu vardı. Bizim evimiz de anneannemin evinin iki sokak arkasındaydı. Okula giderken mutlaka anneanneme uğrardık dayımın çocukları ile. Öğle yemeklerini bir gün biz de bir gün dayımlarda yerdik. Okul çıkışı derslerimizi birlikte yapar, birlikte oyun oynardık. Annem evimizin karşısındaki “Arnavut Bahçesi” dediğimiz serada çalışırdı. Onun için genellikle dayımlarda oynardık. Havaların soğuk olduğu zamanlarda yengen bizi dışarıya salmazdı, güzel havalarda evin yan tarafındaki kurulluğun altında oynardık. Oyuncağımız annemin çalıştığı fabrikadan getirdiği çamurlardı. Anneannem ve dedem kiremit fabrikasında çalışıyorlardı ve bize kırmızı çamur getirirlerdi. Bu çamurlarla çömlekler, evler, oyuncaklar yapardık. En büyük zevkimiz buydu…
Anneannemin evinin bir odasında sadece yerde minderleri ve bir köşede kuzine soba bulunurdu. Kış geceleri çoğunlukla burada toplanırdık. Anneannemi ve dedemi hepimiz çok severdik hele anneannemin yemeklerine bayılırdık. Her cumartesi akşamı bizim için bayram gibiydi çünkü anneannemin kuzine sobasında toprak güveçte pişirdiği fasulye yemeği ziyafeti vardı. Mutfak kapısından içeri girer girmez mis gibi kuru fasulye kokusu gelirdi burnumuza. Öyle etli falan değil içinde acı kuru biberli mis gibi kuru.
Anneannem sabahtan hazırlığa başlardı, akşam için ekmek yapar kuzine de fasulye ve tavuk kapama,üzüm hoşafı. Ah harika… Ağzımız sulanırdı, erkenden acıkırdık. Akşam sofrada tam on iki kişi olurduk anneannem, dedem, bekar dayım, evli dayım, çocukları, ailem.. Neşeyle yenirdi yemekler.
Evler de şebeke suyu yoktu, bahçedeki tulumbadan su çekilirdi yemek sonrası dedem ellerini yıkasın diye. İbrikle leğeni getirirdik. Birimiz ibriği tutar birimiz su döker, bir diğerimizde havlu tutardık. Daha sonra dedem her zaman yaptığı gibi “Hadi bakalım çöp çekeceğiz kısa olanı çeken bulaşıkları yıkayacak” derdi. Fakat her seferinde yine annem ve yengem yıkardı.
Yıllar geçtikçe dedem de anneannemde içine kapandılar, hiç yüzleri gülmedi. Ben liseye başladığımda dedem rahatsızlandı. Doktorlar akciğer kanseri olduğunu söyledi ve 3 ay sonra vefat etti. Son nefesini verirken başucunda biz ve dayımlar vardı son sözü ise rahmetli dayımın adı oldu. Anneannem ise dedemden 8 yıl sonra vefat etti. Her kuru fasulye pişirdiğimde anneannem aklıma gelir fakat o lezzeti bulamam…
Ah büyüklerimiz, onları özlüyorum. İki dedem, babaannem, anneannem hepsi vefat ettiler.
SANİYE KARA