Makale Mehmet Demirel

HASSAN BİN SABİT (EBÜ’L-VELİD(EBU ABDİRRAHMAN)HASSAN BİN SABİT BİN EL-MÜNZİR EL-HAZRECİ EL-ENSARİ(ÖLÜM:60/680) RESULULLAH(S.A.V)’IN ŞAİRİ

Visits: 9

Medine’de dünyaya gelmiştir. Kendisine atfedilen bir rivayette Resulullah (s.a.v)’dan 7-8 yıl önce (562-563) doğduğu kaydedilmekle birlikte 570 veya 590 yıllarında dünyaya geldiğine dair rivayetlerde vardır. Resulullah (s.a.v)’ı, ashabını ve İslam dinini müşriklerin hicivlerine karşı şiirleriyle savunduğu için ‘şairü’n-nebi, Ebü’l-Hüsam (Keskin kılıç sahibi) ve Ebü’l-Mudarrib (iyi savaşcı) unvanlarıyla tanınmıştır; ayrıca annesine nisbetle İbnü’l-Fürey’a künyesiyle de bilinir. Hassan,Medine’nin yerleşik iki önemli Arap kabilesinden biri olan Hazrec’in Neccaroğulları kolundadır. Abdulmüttalib’in annesinin Neccaroğullarından olması sebebiyle Hassan’ın Resulullah (s.a.v)’la soy yakınlığı vardır. Kendisi gibi şair olan babası kabilesinin ileri gelenlerindendir. Annesi Fürey’a da aynı kabilenin diğer bir önemli şahsiyeti olan Halid bin Kays’ın (veya Hubeyş yahut Huneys) kızı olup İslamiyeti kabul etmiştir.
Hassan’ın bin Sabit, İslamdan önceki dönemde Ukaz panayırında düzenlenen şiir müsabakalarına katılırdı. Nabiga’nın hakemliğinde yapılan yarışmada A’şa ve kadın şair Hansa’dan sonra üçüncü olduğunun ilan edilmesi üzerine Nabiga’ya itiraz ederek ‘Senden de babandan ve dedenden de daha iyi şairim’ demiştir.(İbn Kuteybe, s.160). Hassan’ın Cahiliye devrinde geçen yaklaşık 60 yıllık hayatı şarabı ve şarap meclislerini tasvir etmek, ihsanlarına nail olmak için Gassani ve Hire hükümdarlarını ziyaret edip onları övmek, Evs ve Hazrec arasındaki çarpışmalara katılıp kendi kabilesinin asalet, şeref ve kahramanlıklarını dile getirmekle geçti. 60 yaşlarında iken ikinci akabe biatının ardından (622) müslüman oldu. Resulullah (s.a.v)’ın hicretten sonra Hassan’ın kardeşi Evs ile Osman bin Affan’ı kardeş ilan ettiği biliniyorsa da bu hususta Hassan ile ilgili bilgi yoktur. Onun İslamiyeti kabul etmesiyle müslümanlar şöhreti Hicaz bölgesini aşıp diğer Arap topraklarına yayılmış olan güçlü bir şair kazanmışlardır. Hassan’ın bundan sonraki hayatı tamamıyla Resulullah (s.a.v)’ın yanında geçmiş, en güzel şiirlerini onun için söylemiş, artık fahriyyelerinde Allah (c.c)’ın resulünü savunmakla övünmüştür.
Resulullah (s.a.v)’la birlikte müslümanlar, ilk dönemlerden itibaren Kureyşlilerin ve onları destekleyenlerin hem fiili hem de sözlü saldırılarına maruz kalmakta, özellikle Abdullah bin Ziba’ra, Ebu Süfyan bin Haris, Amr bin As ve bunlara eşlik eden Dırar bin Hattab,Ebu Uzza el-Cumahi, Hübeyre bin Ebu Vehb el-Kureşi ve Ümeyye bin Ebü’s-Salt gibi şairlerin hicretten sonra da devam eden hicivleri onları üzmekteydi. Bu hicivlere aynı yöntemle karşılık vermenin gerekli olduğu kanaatine varan Resulullah (s.a.v) müslümanlardan bu konuda kendisine yardım etmelerini istemişti. Bu isteği Hassan bin Sabit, Ka’b bin Malik ve Abdullah bin Revaha yerine getirmekle birlikte beraber özellikle Hassan’ın hasımlarına yönelttiği, Cahiliye devrinin kokuşmuş değer yargılarını ve soy saplantılarını dile getiren hicivleri son derece etkili oluyordu. Rivayete göre müşriklerin hicivli saldırılarına önce Hz.Ali (ra)’nin cevap vermesi düşünülmüş, fakat Resulullah (s.a.v) ona izin vermeyince bu işi Hassan üstlenmiş ve dilini işaret ederek ‘Yemin ederim ki Busra ile San’a arasında beni bunun kadar sevindirecek bir dil yoktur’ şeklindeki sözüyle bu konuda ne kadar azimli ve iddalı olduğunu göstermiştir. Resulullah (s.a.v)’ın ‘Onları ne şekilde hicvedeceksin, çünkü ben de onlar gibi Kureyşliyim ? sorusuna Hassan, ‘Seni yağdan kıl çeker gibi Kureyş müşriklerinin arasından çekip çıkaracağım’ cevabını vermiştir. Böylece şiirleriyle İslamiyete büyük hizmetlerde bulunan Hassan hakkında Resulullah (s.a.v) ‘Hassan’ın fıtri kabiliyetini ve ilhamını Ruhulkudüs teyit ediyor’ demiş, ayrıca onun için ‘Allah(c.c)’ım ! Hassanı Ruhulkudüs ile teyit et ! şeklinde dua etmiştir (Buhari, İlim, 68, Bed’ü’l-halk, 6, Megazi, 30, Edep, 91).
Hassan bin Sabit,Medineli olduğu için Kureyş’in ensab ve eyyamı hakkında yeterli bilgiye sahip olmamakla birlikte bu konuda Hz.Ebu Bekir (ra)’den aldığı bilgileri şiirinde etkili bir şekilde kullanmayı başarmıştır. Bu sayede müşrikleri hicveden şiirleri Resulullah (s.a.v)ın ‘Bu hicivleri onlara karşı oktan daha etkili olacaktır’ şeklinde iltifatına mahzar olmuştur. (Müslim, Feza’ilü’s-sahabe, 157). Hassan, Kureyşliler’den başka Ka’b bin Eşref ve Rebi’ bin Ebü’l-Hukayk gibi yahudi şairlerine de karşılık vermiştir (Divan, 1, 211, 426).
Resulullah (s.a.v), Hassan’ın şahsına ve sanatına çok değer verirdi; hatta şiirlerini okuması için ona Mescid-i Nebevi’de bir minber tahsis etmişti. Ayrıca bazı savaşlara çıkarken hanımlarını Hassan’ın Beyraha malikanesine bırakır, döndüğünde ganimetten ona da pay ayırırdı.
Kaynaklarda Hassan’ın 660, 670 veya 674 yılında vefat ettiği kaydedilmektedir. Ancak onun muammerundan olduğu ve 120 yıl yaşadığı rivayeti (İbn Kuteybe, s.139; İbnü’l-Esir, 2, 7; Ebü’l-Ferec el-İsfahani, 4, 3) doğru kabul edilirse Muaviye’nin hilafetinin son zamanlarında 680 yılına doğru öldüğü söylenebilir. 104 yıl yaşadığı yolunda rivayetler de vardır. Hassan, Hz.Ömer (ra) zamanında görme duyusunu kaybetmişti.
KAYNAKÇA
https://islamansiklopedisi.org.tr/hassan-b-sabit

Hassân b. Sâbit’in Hemziyyesi
Silindi Zât’ul-esâbi’ ve el-Civâ,
Azrâ’ya kadar; ıssızdır (Gassânî) konakları.
Benî Hashâs’dan hâli oldu diyar
Örttü izlerini yağmur ve rüzgâr
Oysa orada hala konaklayanlar vardı,
Otlakları arasında da koyunlar ve develer.
Şimdi bırak bunu da bahset,
Gece olunca beni uykusuz bırakan o hayalden
Onu deli divane eden Şa’sâ’dan
Kalbine ondan bir şifa da bulunmaz
Sanki Beyt’u Re’s’ten bir şarap var
Dişlerinin üstünde; katılmış ona bal ve su
Ya da olgunluğundan dalını eğen
Elmalardan birinin sulu tadı
Ne vakit bahsedilse içeceklerden,
Şarabın güzelliğine hepsi de fedâdır
Şaraptır sorumlusu kınanacak bir iş yaparsak;
Dövüşmeye başlar veya küfürler savurursak
İçince şarabı, buluşmamızın sonuna dek
Dönüştürür bizi meliklere ve aslanlara
Yok olsun atlarımız; eğer görmüyorsanız
Kedâ’da onları tozu dumana katarlarken
Yarışırlar dizginleriyle, tırmanırlar yukarı
Omuzlarında susamış oklar taşırlar
Atlarımız hâlâ hızla koşarlarken
Kadınlar örtülerini atlarımızın yanaklarına çalar
Ya bize yol verirsiniz ve umremizi yaparız
Böylece şehir fethedilir ve örtü açılır
Ya da Allah’ın dilediğine yardım edeceği
O çarpışma gününe hazırlanırsınız
KAYNAKÇA
https://mirkat.org/klasik-arap-edebiyati/hassan-bin-sabitin-hemziyyesinin-ilk-kismi-ve-turkce-cevirisi/

MEHMET DEMİREL

Fehva-ı Cedid