Visits: 3
Sessizliktir benim adım bu aralar!
Susuyorum!
Büyük büyük heceler biriktiriyorum…
Kime, neye olduğunu bilmeden küsüyorum.
Kimseye eyvallah etmeden gidiyorum…
Sonsuzluğa diktim hedefimi,
Ölümsüz olsun istiyorum ruhum.
Hep akıllarda kalsın diyorum gülüşüm.
Kimsenin bilmediği, kimsenin görmediği bir tarihte gidiyorum.
Ardına dönüp bakmadan!
Hızlı ama emin adımlarla yürüyorum boşluğa.
Bir uçurum kenarında, manzaranın sarhoşuyum!
Cezbediyor beni alabildiğine uzanan sonsuzluk…
Gökyüzünün maviliği, kalbimin siyahına karışmış.
Biri umut, biri ölüm…
Ellerim uzanıyor maviye, ayaklarım siyahın peşinde!
Gözlerim renklerin körü olmuş.
Okyanusta yönünü kaybetmiş Yunus misali kaybolmuş hiçlikte!..
Son bir kez bakıyorum gökyüzüne, karanlıklar içindeki umutları görüyorum.
Yağan yağmur damlalarının toprakta bıraktığı muazzam kokuyu duyumsadım.
Bu varoluşun tasavvufi kokusuydu…
Birden Yunus Emre’nin sözleri çınladı kulaklarımda;
‘Âşık öldü diye sela verirler.
Ölen bedendir, aşıklar ölmez.’
ELİF YALÇIN